Mehmed Akif Ersoy
“Viktor Hugolar, Şekspirler,
Dekartlar edebiyatta ve
felsefede Bediüzzaman’ın
bir talebesi olabilirler. Darü’l-
Hikmette iken, Bediüzzaman
söze başladı mı, biz hayran
hayran onu dinlerdik.”
Meşhur Müfessir Elmalılı Hamdi Efendi
“Bediüzzaman berrak sular gibi
temiz bir vicdana, çok güzel bir ruha
sahip bir zat idi. İstanbul âlimlerinin
gözü öyle bir âlim görmemiştir.”
Büyük Nakşî Şeyhi Esad Erbilî Efendi
“İstikbalde, gençlere iman davasında çok büyük
hizmetler yapacak. Ama hala kendisi bunu bilmiyor.”
“O geleceğin İmam-ı Rabbanisi olacaktır”
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi
“Biz onun gibi cihad yapamadık. Biz nefsimizi ve rahatımızı sevdik. O zorluklara katlandı. Kendisine sevgimiz ve saygımız çoktur. Memleketimizde İslamî iman hareketini başlattı. Bütün bunlar onun sebatının bir neticesidir.”
Müfessir Mehmed Vehbî Efendi
Mehmed Vehbi Efendi’nin Üstad aleyhinde bilgisizlikten kaynaklanan bazı laflar ettiğini işiten bir Nur Talebesi, Isparta’dan kalkıp kendisine iki İhlâs Risalelerini hediye olarak götürür. Okuduktan sonra bu risalelerin son derece tesirinde kalan Vehbî Efendi şöyle der: “Vah Efendim vah! Bediüzzaman imansız gideceğimi hissetmiş, imdadıma seni göndermiş. Allah senden ve ondan razı olsun. Git, benim yerime onun elini ayağını öp. Beni affedip talebeliğe kabul etsin” diye ricada bulunur.
Ömer Nasuhî Bilmen Hoca Efendi
“Bediüzzaman ile Darü’l Hikmet-i İslamiye’de tanışmıştım.
Bütün İstanbul ulemasının takdirlerini kazanmıştı. Doğrusu ilm-i kelamda bir tecdit (müceddidlik) hareketi yaptı. İmanın bütün rükünlerini kemal-i vuzuhla ortaya koydu… Bizim yazdığımız kitaplar ondan bundan araştırma ile tetkik ve tahkik etmekle olur. Ama onun kalbine üflüyorlardı. O bizde yok.”
Şeyh Ali Haydar Efendi
“Bediüzzaman İstanbul’a ilk geldiğinde birçok âlimler gibi ben de (ziyaretine) gittim. Kapısında, Burada her suale cevap verilir, kimseye soru sorulmaz’ yazılıydı. Mutavvel’den çok zor bir sual hazırladım. Tereddütsüz ve çok isabetli en doğru cevabı verdi. Gördüğüm en zeki insanlardandır.”
Hasan Basri Çantay Hoca Efendi
“Biz rahat döşeklerinde uyurken o, Allah yolunda, Resulüllah izinde bütün işkence ve hapislere rağmen İslam’ı savunuyordu. Ne yazık ki, hiç birimiz onun gibi olamadık.”
Gönenli Mehmed Efendi
1944 yılında Bediüzzaman’la birlikte hapis yatan Gönenli Mehmed Efendi, mahkeme sırasında Bediüzzaman’ı şöyle müdafaa eder: “Hâkim Bey! Ben Said Nursi’yi büyük bir İslam âlimi olarak bilir, sever ve sayarım. Risalelerini okuyup istifade etmek için aldım ve çok faydalandım. Daha önceleri ismini, resmini ve eserlerini biliyordum. Şimdi burada kendisini görmüş olmaktan dolayı fevkalade bahtiyarım.”
Diyanet İşleri Başkanı Ahmed
Hamdı Akseki
Kendisini ziyaret eden üniversite talebelerine Bediüzzaman’dan şöyle bahseder: “(Kütüphaneden iki cilt kitabı alarak) Bu kitabı görüyor musunuz, işte Bediüzzaman Hazretleri bu iki kitabı iki kere okusun, hepsini ezber edebilecek harika bir hafızaya, o nispette de zekâya malik ve sahiptir. Risale-i Nurları okuyunuz, yegâne okunacak eserdir.”
Molla Sadreddin Yüksel Hoca Efendi
“O ilimde, bilhassa Kur’an-ı Kerim tefsirinde sonsuz bir deryadır. Bunun ispatı, telif ettiği Risale-i Nur külliyatı ve o külliyatın bir parçası sayılan Arapça İşaratü’l-İcaz adlı harika tefsiridir. O bu devrin imanını değil, doğrudan doğruya asr-ı saadetin imanını temsil ediyordu. Onun mübarek şahsiyetinde bizden çok uzakta kalan asr-ı saadetin imanına şahit olduk.
Halil Günenç Hoca Efendi
1930 Mardin-Savur’da dünyaya gelen Halil Gerçekten insaflı olarak Risale-i Nur’u okuyan bir kimse, akla ve nakle uygun bir hakikatler manzumesiyle karşılaştığını görmektedir. Risale-i Nur asrın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerçekleri ifade ettiği, zamanın bütün manevî hastalıklarına maruz beşerin kalplerine şifa verdiği için, okuyanlar bu şaheserlere boyun eğmektedir.”
Ebu’l Hasen en-Nedvî
“Bediüzzaman asrımızın en büyük
âlimlerinden birisidir. Eserlerini
devamlı okuyorum. Bilhassa Arapça
olanlarını. İstifade ediyorum. Bu
risaleler İslam dinine güveni yeniden
sağlamada, bu dinin insanlık
kervanına ayak uydurmaya, hatta
önderlik etmeye elverişli olduğunu
ispatta büyük rol oynamıştır.”
Prof. Muhammed Hamidullah
1957 senesinde Bediüzzaman’a gönderdiği mektupta kendisine şöyle hitab etmiştir: “Eskiden beri sizin yüksek vasıflarınızı ve büyük mücahedenizi işitirdim ve daima da işitmekteyim. Allah birbirinden uzak olanları kavuşturucudur. Bizleri sevgi ve rızasını kazanmakta muvaffak kılsın. Bu fakir ve zelil kul, yüksek ve aziz olan siz Kur’an hâdimine teşekkürlerini arz eder.”
Muhammed Ali es-Sâbunî
“Ben müfessirim. Geçmiş birçok müfessirleri tenkit de etmişimdir. Ama Bediüzzaman’ın eserlerini okurken, baktım bütün latifelerimde ayrı bir intibah (uyanma) hissettim. Evet, o zatın eseri kalbe doğan ilhamlarla yazılmıştır.”
Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî
“Sohbeti tesirli, sireti (ahlakı) tatlı, beyanı alımlı idi. Metodu
nurdu. Öyle ki ben Nursi’ye şu sözü yakıştırmaktan çekinmiyorum:
“Kur’anın manasını arz etmekte, Beyan Emiri.” Evet, hiç şüphe yok ki Nursi, İslam akidesinin hakikatini anlama
ve idrakte beyanın emiridir.”
Prof. Dr. Muhsin Abdulhamid
“Risale-i Nur’ları en az iki defa tetkikli bir şekilde mütalaa ettim ve Bediüzzaman Hazretleri’nin fikirleri hakkında birçok ilmi seminerler verdim. Bu çalışmalarım sonucunda katiyen kanaatim hâsıl oldu ki, İmam Bediüzzaman Hazretleri müceddidlerin en büyüklerindendir. Sadece modern asrımızda değil, bütün İslam tarihindeki müceddidlerin en büyüklerindendir.” “Risale-i Nur, modern asırda Kur’an-ı Kerim tefsirleri içinde en derin bir tefsir olarak göze çarpmakta ve Allahü Teâla’nın Kitab-ı Mübini indirmekten murad ettiği hakikate ulaşmada en tesirli bir tefsirdir.”